Avukatlık Kanunu 26. maddesi stajyerler stajının ikinci altı aylık sürecinde yanında çalıştığı avukatın gözetimi ve sorumluluğu altında sulh hukuk mahkemeleri, sulh ceza mahkemeleri ve icra mahkemelerinde duruşmalara girebilir demektedir. Bilindiği gibi 2014 yılında ceza muhakeme kanununun yürürlük ve uygulanması hakkında kanunun ek 6. maddesine göre sulh ceza mahkemeleri kaldırılmış, sulh ceza mahkemesinde görülmekte olan davalar ise asliye ceza mahkemesine devredilmiştir. Yine yürürlük kanunu madde 83′ te kanunda sulh ceza mahkemesine ve hakimliğine yapılan atıfların asliye caza mahkemesine yapılmış sayılacağına ilişkin hükmü üzerine Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Daire Başkanlığı bu konuda görüş belirtmiş ve stajyer avukatların asliye ceza mahkemesinde de duruşmaya girebileceği netlik kazanmıştır. (görüş yazısı linki: https://www.istanbulbarosu.org.tr/docs/ekler/1430.pdf)
Bugün ki yazımızda stajının ikinci altı aylık sürecinde duruşmaya girecek genç meslektaşlarıma kendi girdiğim ve olaylı geçen bir duruşmadaki tecrübelerimi aktaracağım. Peki stajyer avukat duruşmada nasıl olmalıdır? Duruşmaya nasıl hazırlanmamız gerekir? Duruşmada hakime nasıl hitap edilmesi gerekir? Avukat olarak duruşma da ayağa kalkmamız gerekir mi, kıyafet tartışmasının pratikte görünüşü nasıldır?
Öyleyse başlayalım. Staj ilk altı ayında veya üniversite sürecinde izlediğimiz duruşmalarda duymuş olduğumuz klişelerden olan “müvekkilin beyanlarını aynen tekrar eder, aleyhe olan hususları kabul etmeyerek, önceki beyanları aynen tekrar ederiz” şeklindeki kalıplaşmış ifadeleri kullanan avukatlar bende hep duruşmaya hazırlanmadan geldiği izlenimi yaratmaktadır. O halde bizlerin de böyle bir izlenim yaratmaması için duruşmaya nasıl hazırlanmalıyız? Duruşmalara hazır olmanın yolu dava dosyasına hakim olmaktan geçer. Bunun için duruşma öncesinde ve duruşma sırasında yapmamız gerekenler vardır. Duruşma öncesinde duruşmada karşımıza aniden farklı bir husus çıkmaması için duruşmadan bir gün önce uyaptan ya da fiziki olarak dosyaya yeni bir belge gelip gelmediğini kontrol etmemiz gereklidir. Bu bizim duruşmada zor duruma düşmemizi engeller. Örneğin dosyaya gelmiş olan bir delil dilekçesinden sizin haberiniz olmaması sizin duruşma süjelerine ve müvekkilinize karşı zor duruma sokacaktır. O yüzden mutlaka duruşmadan bir gün önce dosya kontrolünü yapmalıyız.
Hukuk veya ceza mahkemeleri fark etmeksizin her duruşmanın bir konusu vardır. Duruşma hazırlığına ilk olarak duruşmanın konusundan başlamalıyız. Kendi olayımdan örnek vermek gerekirse dava konusu silahlı tehdit ve duruşma konusu ise gelen tanığın dinlenmesiydi. Bu konuda duruşma öncesinde yanımda çalıştığım avukatımla birlikte tanığa soru hazırlayıp davalının isnatlarını çürütmeye çalıştık. Burada davacı müdafi iseniz tanığa kendi savunmanızı ispatına yarayacak hususları öne çıkarmayı, davalı iseniz müvekkilinize isnat edilen suçlamaları çürütmeniz gerekmektedir. Bunun haricinde duruşma öncesinde o duruşmada yapılacak olan tanık dinlenmesine ilişkin mevzuat bilgileri mutlaka göz atmanız sizin için yararlı olacaktır. CMK 201 madde uyarınca avukatların sanık, katılan, tanık, bilirkişi ve duruşmaya çağrılmış diğer kişilere doğrudan soru sorma hakkına sahiptir. Yine aynı maddenin devamında yöneltilen soruya itiraz edildiğinde sorunun yöneltilmesinin gerekip gerekmediğine, mahkeme başkanının karar vereceğine, itiraz olmadığında ise soruya karışamayacağını açıkça belirtmiştir. Avukatlar olarak tanığı sorguya çekme sırasında mahkeme başkanı CMK 192. maddesi gereği size müdahale etmek isteyebilir bu durumda itiraz olmadığı sürece CMK 201, AHİS 6 ve Anayasa 36 gereği tanığı sorguya çekme hakkımızın olduğuna buna karışılmaması gerektiğini hatırlatabilirsiniz.
Peki duruşma nasıl başlar ve nasıl devam eder? Mahkeme başkanı veya hâkim, duruşmanın başladığını, iddianamenin kabulü kararını okuyarak açıklar sonrasında sanığın, müdafisinin hazır bulunup bulunmadığı çağrılmış tanık ve bilirkişilerin gelip gelmediğini saptar. Bunları yaptıktan sonra mahkeme hakimi sanığın açık kimliği, kişisel ve ekonomik durumu hakkında bilgisini alır ve CMK 147. sayılan hakları sanığa hatırlatır, sonrasında sanığa yüklenen suçun anlatılıp sanığın hazır bulunduğunu bildirmesiyle sanığın sorgusunu yapmaya başlar. Sanığın sorgusu alındıktan sonra deliller değerlendirilmesi aşamasına geçilir. Bu delillerin değerlendirilmesinden sonra cumhuriyet savcısının mütalaası alınır, bu mütalaaya karşı sanığa ve müdafisine söz hakkı verilir ve en son CMK 216 gereği sanığa son sözü sorulduktan sonra hüküm açıklanır.
Duruşmada avukat olarak her şeye hazırlıklı olmalıyız örneğin mahkeme başkanı bizim yanımızda müvekkilimize bağırdığında ne söylememiz gerektiğini, duruşma zaptına geçmesini istediğimiz bir husus zapta geçilmediğinde ya da hakiminin duruşmada sizi dinlemediğini anladığınızda yapmanız gerekenleri önceden hazırlanmanız gerekmektedir. Bu konuda tavsiyem ayna karşısında duruşmaya hazırlanmanız ve sesinizi kaydederek kendi sesinizi dinlemenizdir. İlkinden başlamak gerekirse mahkeme hakimlerinin duruşmada müvekkilinize karşı sert tavır sergilemesi durumunda müdafi olarak müdahale edip sizin orada bulunduğunuz sürece müvekkilinize böyle davranamayacağını bildirebilirsiniz. Katılmış olduğum dava da mahkeme hakiminin müvekkilime bağırması ve müvekkilimi suçlayıcı ifadeler kullanması ve müdafi olarak siz konuşurken sizi dinlememesi mahkeme hakiminin bağımsız ve tarafsızlığını yitirdiğini gösterir bu konuda CMK 25. maddesi gereği hakimin reddi talebinde bulunulup bu konuda karar alınmasını isteyebilirsiniz.
Ceza mahkemelerinde hakimler hukuk mahkemesinden farklı olarak beyanları zabıt katibine yazdırırken özetleyerek yazdıramaz. Kanunumuz duruşma tutanağının nasıl yazılmasını gerektiğini, tutanağın içeriğinin ne şekilde düzenleneceğini CMK madde.221’de, bu tutanağın ispat gücü de CMK madde 222’de belirtilmiştir. Buna göre duruşma sırasında usule uygun tutulmayan tutanaklarda sahtecilik iddiası söz konusu olabilir. Katılmış olduğum duruşmada tanığa sorduğumuz soruları aynen tutanağa geçirmeyen zabıt katibini uyarmamıza rağmen mahkeme hakiminin ağzından çıkanı aynen yazdırması zabıt katibinin de CMK 32. maddesi gereği tarafsızlığını yitirdiğini göstermekte olup reddi sebepleri oluşturmuş ve bu yönde karar alınmasını mahkeme hakiminden talep ettik. O halde duruşma tutanağı kovuşturma aşamasında en önemli unsurlardan olup usulüne uygun tutulup tutulmadığında duruşmaya katılan herkes bundan sorumlu olacaktır.
Peki duruşmada hakime nasıl hitap edilmesi gerekir? Bu konuda kesin bir doğru olmadığından uygulamada gördüğüm birkaç hitap şekli olan “sayın hakim, sayın yargıç, hakime hanım-bey, efendim” kullanılmaktadır. Bunlardan duruma uygun ve kişiliğinize uygun olanı kullanabilirsiniz.
Peki avukat olarak duruşma ayağa kalkmamız gerekir mi, kıyafet tartışması pratikte görünüşü nasıldır? Ceza yargılamasında ayağa kalkılması gereken hususlar kanunumuzda iki yerde yer almaktadır. Bunlar CMK 55. maddesi yemin esnasında ve CMK 231. maddesinde hüküm fıkrasıdır. Öyleyse bu zorunlu iki hal dışında avukatların ayağa kalkıp konuşmak istemesi zorunluluk olmayıp kendisini nasıl ifade etmek istediğine kalmaktadır. Uygulamada bazı mahkeme hakimleri ara kararlarda ayağa kalkılması istense de kanunen böyle bir zorunluluk avukatlara dayatılamaz. Kıyafet hususunda ise Avukatlık Kanunu, meslek etiği ve Havana Kuralları gereği temiz, pis kokmayan kıyafetler giymemiz gerektiği bunun dışında herhangi bir dayatmanın avukatlara yapılamacağını Avukatlık Kanunu 49/2 açıklamaktadır. Buna göre avukatlar mesleklerinin icrası kapsamında cübbe dışında kılık kıyafet konusunda herhangi bir zorunluluk getirilemeyeceğini söylemektedir.
Avukatlar olarak duruşmadan beklentimiz dosyanın ilerlemesini sağlamaktadır. Duruşma yapılması gerekmeyen normalde iki celse arası yapılması gereken beyan dilekçelerimizi vermememiz ve yapılması gereken tebligatın yapılmaması sebebiyle duruşmaların uzaması sadece mahkemelerin suçu değil avukatlar olarak bizimde suçumuzdur. Örneğin bilirkişi raporunun gelmesi sonrasında bunun beklenmeksizin taraflara tebliği ve bu süreçteki beyan dilekçelerinin yazılması duruşma gerektirmeyen bir konudur. Unutulmamalıdır ki avukatların zamanı kıymetli ve boşa harcanacak kadar fazla değildir. Bu kapsamda yeni başlayan ve pilot bölgelerde uygulanan e-duruşma sisteminin avukatlara ciddi anlamda zaman tasarrufu sağlayacağını, usul ekonomisi gereği yargı sistemimize katkı sunacağını ve adliyelerdeki yoğunluğun azalacağını düşünüyorum.
AV.KEREM GÜNAYDIN