Son günlerde sıklıkla karşılaştığımız konulardan biri olan bölünemeyen tereke mallarının mirasçılara nasıl paylaştırılacağı konusunu ele aldım. Türk toplumunda arsa, bahçe ve tarlaların değeri sadece maddi olarak değil, hatırası nedeniyle de önemlidir. Bu durum yıllarca aile içinde birçok tartışma, kavga ve hatta kan davasına sebep olmuştur. Peki, bu sorun masrafsız bir şekilde dava açmadan, kısa sürede nasıl adil şekilde çözümlenebilir?
Miras ortaklığının giderilmesi (İzaleyi-Şuyu) davalarının uzun yıllar sürmesi, kanun koyucunun dikkatini çekmiş olmalı ki 1 Eylül 2023 tarihi itibariyle bu davalar için zorunlu arabuluculuk şartı getirilmiştir.
Uzun süren ortaklığın giderilmesi davaları çözüme kavuşamayan vatandaşlar nasıl kısa sürede ve adil bir şekilde tereke mallarını paylaşır? Bu konuda ilk yöntem olarak Türk Medeni Kanunu’nun 677. ve 678. maddelerindeki miras payının devri öne çıkar. Miras payının devri nedir, ne işe yarar?
Türk Medeni Kanunu’nun 677. ve 678. maddelerine göre, tereke mirasçısı miras hakkını başka bir mirasçıya veya üçüncü bir kişiye devredebilir. Bu devirle devreden mirasçı tereke malları üzerindeki haklarını kaybeder ve miras ortaklığından çıkar. Devralan mirasçının payı artar ve miras ortaklığı geriye kalan mirasçılar arasında devam eder.
Miras payının devrinde devreden mirasçının miras payına kavuşmasından sonra yapacağı yazılı sözleşme ile ancak geçerlilik kazanır. Bu yazılı devir sözleşme devralan kişiye kişisel bir talep hakkı verir. Ancak devralan miras payını tapuya tescil ettirdiğinde devredilen pay üzerindeki hak, ayni hak olacağından herkese karşı ileri sürme hakkını elde eder.
Kanun koyucu, tarafların adi şekilde yapacakları devir sözleşmesini kabul etse de ileride doğacak hukuki sorunları engellemek için devir sözleşmesinin noter huzurunda yapılmasını ispat hukuku açısından kanatimizce oldukça önemlidir.
Devir eğer mirasçı olmayan üçüncü bir kişiye yapılacaksa, sözleşmenin noter huzurunda düzenlenmesi kanun koyucu tarafından bir zorunluluk olarak kabul edilmiştir (TMK 677/2). Miras payını devralan mirasçı olmayan üçüncü kişi, gerçekleşecek bu devirle birlikte miras ortaklığına giremeyecek ve bu devirden doğan hak sadece nisbi bir alacak hakkı olacaktır.
Mirasçılar arasında bir diğer çözüm yöntemi ise miras taksim sözleşmesidir. Türk Medeni Kanunu’nun 676. maddesi gereği, tüm mirasçıların katılımı ile yazılı şekilde yapılacak bir sözleşme ile mirasçılar, terekeye giren mal varlığını kendi aralarında paylaşabilirler. Bu sözleşme ile ortaklar elbirliği haline son vermiş olduklarından artık ortaklığın giderilmesi davası da açamazlar. (TMK 676/3)
Miras taksim sözleşmesi imzalayan mirasçılar, sözleşmenin yüklediği borçları yerine getirmezse, diğer mirasçılar dava açarak miras taksim sözleşmesinin aynen uygulanmasını isteme hakkını elde ederler.
Bilindiği gibi, miras taksim sözleşmesi yapılması durumunda tapu iptali ve tescil talebinde bulunulabileceğinden, haksız yere ortaklığın giderilmesi davası açıldığında dava hukuki yarar yokluğundan reddedilecektir.
Av. Kerem GÜNAYDIN